• Kadın Karakterleri “Yeniden” Okumak

    Koç Üniversitesi Yayınları’nın (KÜY) “Tefrika” dizisinden yayımlanan üç kitaba odaklanan “Kadın Karakterlerleri ‘Yeniden’ Okumak” etkinliği 1 Nisan 2021, Perşembe günü saat 19.00’da yapılacaktır. Sunumlarda edebiyat tarihinde unutulan kadın yazarlar ve göz ardı edilen kadın karakterler ele alınacak. Reyhan Tutumlu “‘Öncü’ Bir Kadın Karakter” (Behice Ziya Kollar, Pakize) Güneş Sezen “Erkek Yazarların Kadınlık Temsilleri: Asır Sonu Romanında Zihin Denetimi” (Ahmet Rasim, Asabi Kız/Sabiha) Senem Timuroğlu “Kadın, Kadına Yurt Olursa…” (Sadiye Vefik, Bir Günahkâr Geceden Sonra/Muhaberat-ı Hakikiye) Moderatör: Ali Serdar 1 Nisan 2021, 19:00   Kayıt olmak için: Kadın Karakterleri “Yeniden” Okumak

    İNCELE
  • Medya Arkeolojisi Nedir — Kitap Üzerine Söyleşi

    Jussi Parikka, Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan Medya Arkeolojisi Nedir? kitabını üzerine konuşmak için 15 Ocak’ta ANAMED’de olacak. Medya Arkeolojisi Nedir?, medya kültürlerinde anormal olanla, ana akımın dışında kalanlarla ilgileniyor. Günümüz kültüründe medyanın arkeolojik olarak nasıl düşünülebileceğine dair açıklamalar sunuyor, bu konuda bizlere kılavuzluk edebilecek çeşitli teorilerin, yöntemlerin ve fikirlerin haritasını çıkarıyor. Medya Arkeolojisi Nedir?, medya kültürlerini geçmişin birden yeniden keşfedilebileceği ve yeni teknolojilerin de giderek hızla modası geçmiş hale geleceği bir kavram olarak görüyor. Tetris ve plaklar gibi retro hale gelmiş medya tüketim pratikleri üzerinden, yeni medyayı geçmiş medya aracılığıyla

    İNCELE
  • Eski ve Yeninin Kartografileri

    Steampunk altkültürü, yüksek teknolojili kültürümüzde yürürlükte olan önemli kültürel arzuların sembolü gibi görünüyor. 19. yüzyıl esinleri taşıyan stilize kumaşlardan Victoria çağını 21. yüzyıl temalarıyla birleştiren tuhaf icatlara ve güçlü bir Kendin Yap ruhuna varıncaya dek çok çeşitli biçimlerde ifade bulan steampunk tarzı, korse giyip evinde Şeytan Çarmıhı gibi çılgınca bilimsel deneyler yapan bir grup tuhaf insandan çok daha fazlasıdır. Steampunk Magazine kendisini disiplinlerarası bir ruhla, “bir moda, müzik, yanlış uygulanmış teknoloji ve kaos dergisi. Ve bir de kurgu,” diye tarif ediyor. (1) Karışık bir ilgiler ve hobi faaliyetleri torbası yani; bilim

    İNCELE
  • Fısıldaşma

    Eşiğe basınca duydum kokuyu. Ölünün kokusu değildi. Kapıyı gördüm. Parıltıyı gördüm. Vestiyeri gördüm. Pardösüyü gördüm. Lacivert. Parıltıyı gördüm. Kafamı çevirdim. Pencereyi gördüm. Bulutları gördüm. Anteni gördüm. Kafamı çevirdim. Pardösüyü gördüm. Kahverengi. Hırkayı gördüm. Lacivert. Beyaz. Gömleği gördüm. Kırmızı. Paltoyu gördüm. Siyah. Havluyu gördüm. Kafamı indirdim. Ayakkabıyı gördüm. Kahverengi. Örtüyü gördüm. Beyaz. Terliği gördüm. Terliği gördüm. Kemeri gördüm. Kemeri gördüm. Kahverengi. Kapağı gördüm. Kafamı kaldırdım. Kapağı gördüm. Şapkayı gördüm. Durdum. Ayağımı sıktım. Kafamı uzattım. Telefonu gördüm. Yastığı gördüm. Kanepeyi gördüm. Halıyı gördüm. Kapıyı gördüm. Perdeyi gördüm. Kafamı çevirdim. Sehpayı gördüm. Burnumu

    İNCELE
  • Leopold’un Sabunu – Giriş

    İntihal: Aşırma; alıntı ifade ve fikirler için kaynak göstermeme. Uykusuzluk dışında her şey normaldi. Tüm olanları içten içe kendimle gurur duymama sebep olacak kadar normal bir şekilde karşıladım, fakat uykusuzluk sabitti. Üstelik sadece yorganı boynuma çekerek karanlıkta saatlerce yatakta dönüp durmakla kalmamış, kendime ait küçük ritüeller de geliştirmiştim. Mutfak ve banyonun ışığını açık bırakıyordum örneğin, ya da yanımda her zaman için su dolu bir bardak bulunduruyordum; böylece, olur da ilerleyen saatlerde yerimden fırlayarak evin içinde koşmak istersem karanlık tarafından engellenmeyecek ya da, olur ya, yersiz bir öfke krizine kapılırsam duvara

    İNCELE
  • Bu Bir “Türkçede İlk Roman Değildir”! Hayal-i Celâl’i Konumlandırma Denemesi

    Size Hayal-i Celâl’i, Türkçede yayınlanan ilk romanlardan birini, belki de ilkini sunuyoruz. 1838-1882 yılları arasında İstanbul’da yaşamış; ismi memur ve edip olarak duyulmuş Mehmet Celâl ya da Celâlettin Bey’in hicri 1290 yılında, yani miladi takvime göre 1873-1874 aralığında kitap olarak bastırdığı bir kurmaca anlatıdır Hayal-i Celâl. Buraya kadar söylenenlerin, ünlü gerçeküstücü ressam René Magritte’nin “Bu Bir Pipo Değildir” adıyla tanınan resminden ilham alan başlığımla çelişki içinde olduğunun da farkındayım. Ancak Hayal-i Celâl ilk roman mı, yoksa ilk romanlardan biri mi, hatta roman bile sayılmayabilir mi konularını aşağıda daha ayrıntılı tartışacağım

    İNCELE
  • Roma AŞ: İki Kardeşin Temelini Attığı Dürüst mü Dürüst Bir Aile Şirketi

    Her şirketin kuruluşunda bir efsane vardır. Küçük şirketler bile haklarında çok şey bilinmeyen atalarıyla ilgili hikâyeler üretir. Hayatının başında meteliğe kurşun atan Morty Amca’nın şimdiki haline bakın! Providence’tan Trenton’a kadar doğu sahili boyunca uzanan bir perakende mağaza zinciri! Elindeki birkaç kuruşla ve küçük bir ham­burger tezgâhıyla Ray Kroc, ortaçağ California’sında soğan doğrayıp köfte çevirerek ve bu şekilde milyarlarca, hatta günün birinde trilyon­larca insana hizmet veren binlerce mola yerinin her biriyle övüneceği bir dev yarattı. Genç Bill Gates ve Nolan Bushnell, ileri teknolojiden ziyade kötü rock and roll üretmeye elverişli olan,

    İNCELE
  • Unutulmuş Krallıkların Vârisleri Hakkında

    İngiliz arkeolog Leonard Wooley, Güney Irak’taki Ur kentinde sabırla kazı ya­parken, şans eseri nefes kesecek kadar güzel oyma ahşap bir panel ortaya çıktı. Kuru kumun altında yaklaşık beş bin yıl kalmıştı ve –Wooley’nin dediği gibi– bir kelebeğin kanatlarındaki tüyler kadar narindi. Panele bakarken çok nadir bir şey oldu: Irak çölünün ortasında yağmur yağmaya başladı. Wooley gelecek nesillerin görebilmesi için fotoğraflarını çekemeden, bu oymalar hiçbir özelliği olmayan bir çamur haline geliverdi. Dört bin yıl boyunca hayatta kalmışlar, ama şimdi gözle­rinin önünde yok olmuşlardı.Ben de bu kitabı benzer duygularla, Wooley’nin oyma paneli

    İNCELE
  • Bütün Hikâyeler Aynı

    Bir gemi, yabancı bir sahile iner; kendini kanıtlamaya can atan bir genç adam, oranın yerlileriyle arkadaş olup sırlarını ortaya çıkarmak üzere görevlendirilmiştir. Onların yaşam tarzından büyülenmiş bir halde yerli bir kıza âşık olur ve üstlerine karşı güven duygusunu yitirmeye başlar. Kendi adamlarının yerlileştiğini fark eden üstler, karşılık olarak hem onu hem de yerli halkı tek seferde ortadan kaldırmaya karar verirler. Avatar veya Pocahantas? Hikâye olarak neredeyse aynılar. Hatta kimileri James Cameron’u Amerikan Yerlilerinin mitini çalmakla suçlamıştır. Ancak bu, hem daha basit hem de daha karmaşık bir meseledir, çünkü temel yapı

    İNCELE
  • Gerilla Ebeveynlik Rehberi

    Diyelim ki iki ya da belki üç çocuğunuz var ve sahip oldukları şeyler için birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar. Rekabet nedenleri ise çok fazla: lego setleri, çeşitli elektronik ev eşyalarının kullanımı veya evin köpeği için seçilecek isim. Ve çocuklar bu durum ile hiç barışık değil; birbirlerine eziyet ediyorlar ve çete taktiklerini benimsiyorlar – zalim isyancılardan tek farkları olan gizli saklı hareket etme kuralını aksatmaları ise siz ebeveynlere az da olsa huzur ve sessizlik sağlayabiliyor. Her birinin adalet ve ne hak ettiği konusunda bir fikri var. Peki kazanmayı gerçekten ne kadar istiyorlar?

    İNCELE
  • Yeni İnternet Tipografisi

    1927’de, tipografi üzerine yazdığı kötü şöhretli manifestosunu yayımlamadan tam yirmi ay önce, Alman kitap tasarımcısı Jan Tschichold, tasarımcıları, tasarımın klasik formlarını taklit etmekle suçladı: “Bir otomobilde ya da uçakta oturan kadın Goethe zamanında tasarlanmış olabilecek bir kitap okuduğunda … bu gerçekten kültür olarak adlandırılabilir mi?” Erken 19. yüzyıl yazarı ve devlet adamı Johann Wolfgang von Goethe’nin zamanında tasarlanmış ve basılmış bir kitapla ilgili ne gibi bir sorun olabilir diye sorabilirsiniz. Kişisel olarak bu konu hakkında pek tartışmaya girmeyi tercih etmezdim, zira dönemin kitapları çoğunlukla oldukça gösterişliydi. Ancak Tschichold’a göre, 19.

    İNCELE
  • Hoş Bir Müze, Peki Sanat Nerede?

    Sanatçıların bütün mücadelelerinin, bütün o eleştirel çatışmaların, büyük çalışmalar için ödenen milyonların ardından, bir müze ziyaretçisi bir eserin önünde genellikle ne kadar durur? Yakın zamanda gerçekleştirilen bilimsel bir çalışmaya göre yaklaşık yirmi sekiz saniye. Bu ortalama geçtiğimiz on beş yıl boyunca sabit kalsa da, müze ziyaretçilerinin davranışı da değişimden payını aldı. Bugün, ziyaretçilerin çoğu müzeye sadece eserleri görmek için değil, aynı zamanda selfie çekmek için geliyor. Yaşadığımız dijital çağda müze deneyimi değişiyor, ancak bu değişime kimin önderlik ettiğini söyleyebilmek güç: havasız bir salondan daha fazlasını isteyen ziyaretçiler ya da heyecanlı

    İNCELE
  • Bildiğimiz Dünyanın Sonu

      Refah Dönemi Tersiyle karşılaşmadıkça içinde yaşadığımız şartların ne kadar iyi olduğunu göremeyiz ve hayatımızdan çıkmadıkça yaşadıklarımızın değerini bilemeyiz. Robinson Crusoe, Daniel Defoe Dünyanın uzak bir köşesinde bir uçak kazası geçirseniz, hayatta kalmak için temel öncelikleriniz barınak, su ve yiyecek olurdu. İçinde yer aldığınız medeniyetin çöküşünden sonra da aynısı geçerli olacak. Yiyecek olmaksızın birkaç hafta ve içme suyu olmaksızın birkaç gün geçirmek mümkünken, kötü hava şartlarına yakalanmanız halinde birkaç saat içerisinde ölebilirsiniz. Britanya Özel Hava Birlikleri’nde (Special Air Service – SAS) çalışan bir uzman olan John “Havalı” Wiseman bana, “Bir

    İNCELE
  • Yaşamın İlk İki Milyar Yılının Kısa Tarihi

    Gezegenimiz yaklaşık 4,5 milyar yaşındadır (yani 4.500 milyon yaşındadır). Tarihinin ilk evrelerinde, doğmakta olan Güneş sisteminde işler yoluna girinceye dek, 700 milyon yıl boyunca ağır bir göktaşı bombardımanı altında kalmıştır. Muhtemelen Mars büyüklüğünde bir nesnenin erken tarihlerde Dünya’ya çarpmasıyla Ay oluşmuştur. Etkin jeolojik olayların Dünya’da yerkabuğunu sürekli değiştirmesinin tersine, Ay’ın el değmemiş yüzeyi bu ilk bombardımanın kanıtlarını kraterlerinde barındırır, Apollo astronotlarının Dünya’ya getirdiği taşlar sayesinde bu bombardımanın tarihi belirlenmiştir. Dünya’da aynı yaşlarda benzer taşların bulunmamasına rağmen, erken tarihlerdeki yaşam koşullarına ilişkin birkaç ipucu mevcuttur. Özellikle de zirkonların (birçok kayada bulunan, kum taneciğinden daha küçük zirkonyum silikat kristallerinin) bileşimi, sandığımızdan çok

    İNCELE
  • 100 Yıl Önce Yayıncılıkta Kadınlar

    100 yıl önce kadınların oy kullanma hakkı bulunmamaktaydı ve kesinlikle VIDA (Edebi Sanatlarda Kadınlar) da yoktu– hiç kimse dönemin büyük kitap eleştirmenlerinin kitapları herhangi bir eşitlik ilkesiyle yorumlayıp yorumlamadığını kontrol etmiyordu. Bu durum, 2009 yılında VIDA kurulana ve üst sınıf edebiyat dergilerindeki kadın ve erkek yazarlar arasındaki eşitsizlikle, ham bir araştırma ve basit hesaplamalarla mücadele etmeye başlayana kadar devam etti. Bu yüzden New York Times Book Review’un (o zamanki adıyla The Review of Books) 100 sene önce, 1916 yılında erkek ve kadın yazarlara verdiği yere bakmaya karar verdim. Karşılaştığım her sorunda

    İNCELE
  • Kürt Sorununda Bir Çözüm Önerisi

    Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, Ortadoğu’daki savaşla iç içe geçmiş olan Kürt sorunudur. Ne yazık ki, Türkiye’nin siyasal ve akademik ortamı, bu konuda bilimsel ve soğukkanlı araştırmaların yapılmasına pek izin vermiyor. Elimizde bulunan az sayıdaki akademik çalışmaların başında Murat Somer’in kitabı geliyor. Geçenlerde yine Kürt sorununa değinmiş ve Somer’in son olaylar karşısındaki düşüncelerini merak ettiğimi belirtmiştim. Sayın Somer bu konudaki önerilerini bir mektup olarak iletti. Bugün ve yarın bu mektubu yayımlayacağım. Daha sonra, küfür ve hakaret içermemek, yasalara aykırı olmamak ve anlamlı olmak kaydıyla, okurlardan gelecek kısa yorumların bazılarına da yer vermeyi düşünüyorum. *** “Kürt sorununun çözümüyle ülkenin ve

    İNCELE
  • Büyük Kedi Katliamı, ya da Tarih Ne İşe Yarar

    Ustalarının hanımının kedilerini mahkemede yargılayıp mahkûm eden ve ceza olarak kedileri asan matbaa işçileri; yaşadığı şehrin sosyal tabakalarının tamamını, bir geçit töreninin parçası olarak temsil etmeye çalışan bir yazar; ülkesinin eli kalem tutan tüm şahıslarının, yazı stili tercihlerinden aile şecerelerine kadar profillerini çıkartan bir polis müfettişi; Jean Jacques Rousseau’yu takıntı haline getiren bir taşra burjuvası okur; diş ağrısı korkusu hayatının her anına sinmiş köylüler ve gübrelerden şekil yapma saplantılı başka köylüler… Bunlar üzerine düşünmek, araştırmak, yazmak, ne işe yarar? “Tarihçilik ne işe yarar?” diye sormuştu Boğaziçi Tarih Bölümü hocası Edhem

    İNCELE
  • Robert Darnton İstanbul’da!

    Koç Üniversitesi Yayınları ve Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi, 52. Kütüphane Haftası kapsamında “Kültür Tarihi ve Kütüphaneler: Geçmiş ve Gelecek” başlıklı bir etkinlik düzenleniyor. Koç Üniversitesi AKMED Direktörü Levent Yılmaz ve Hacettepe Üniversitesi Yaşar Tonta’nın sunumlarıyla başlayacak olan etkinliğin kapanış konuşmasını, “Büyük Kedi Katliamı” isimli kitabıyla tanınan ünlü kültür tarihçisi ve Harvard Üniversitesi’nin Emekli Kütüphane Müdürü Robert Darnton, “Kitaplar, Kütüphaneler ve Dijital Gelecek” başlıklı konuşmasıyla yapacak! Tarih: 31.03.2016 Adres: İstiklal Caddesi No: 181 Merkez Han Beyoğlu-İstanbul

    İNCELE
  • Terk Edilen Mekânlar, Savaş Enkazı

    1999’da Rum tarafıyla sınır hâlâ kapalıyken, Lefkoşa’nın kuzeyindeki sınırda, Yeşil Hat boyunca epey zaman geçirdim; etrafa bakındım, yürüyerek dolaştım, sınırda yaşayan insanlarla oturup sohbet ettim. Mahallelerin, sokakların, hatta evlerin arasından geçen sınır boyunca uzanan her metal yüzey tamamen paslanmıştı. Rum tarafına bakan binalar kurşun delikleriyle kaplıydı. Eski binalar sahipleri tarafından terk edilmiş halde öylece duruyordu; her yerlerini çalılar, otlar bürümüştü, içlerinden ağaçlar çıkmıştı, dalları kırık pencerelerinden dışarıya ve yıkılmış çatılarından yukarıya uzanıyordu. Kapanmış dükkânların kepenkleri paslanmıştı. Merkezdeki çarşı pazar yerine (arasta) çıkan her sokağın tam orta yerinde, elinde silah tutan

    İNCELE
  • Oscar Almak İstiyorsanız Filminizi Kitaptan Uyarlayın

    Film yıldızları her Oscar töreninde kırmızı halıyı bir uçtan diğer uca geçer ve Hollywood’daki ırkçı politikalar gibi ciddi ya da seks kasetleri gibi yüzeysel konuları dikkatle tartışırken, edebiyat çoğunlukla pek de sözü edilen bir konu olmuyor. Fakat sadece alt metin olarak kalsalar da kitaplar, göz kamaştıran gülücüklerin arasına bir şekilde sızmayı başarıyor. Bu sene En İyi Film Oscarı’na aday olan sekiz filmden beşi kitap uyarlamasıydı: The Martian (Andy Weir’ın romanı), Room (Emma Donoghue’nun romanı), The Big Short (Michael Lewis’in kitabı), The Revenant (Michael Punke’un romanı), ve Brooklyn (Colm Toibin’in romanı).

    İNCELE
  • Edebiyatı Sokağa Taşımak: Gerilla Edebiyat Reklamcılığı

    2013 yılında Minneapolis’te bağımsız bir yayınevi olan Coffee House Press, gelen kutusunda beklenmedik bir siparişle karşılaştı: Portlandia adındaki bir televizyon programının reklamını yapan on bin adet karton kahve bardağı. Programı yayınlayan kanal IFC, gayet anlaşılabilir bir yanılgıya düşerek yayınevinin aslında bir kafe olduğunu sanmış ve karton bardaklar aracılığıyla bedavaya reklam yapabileceklerini düşünmüştü. Buna rağmen bu karışıklık, özgün bir fikrin kıvılcımını ateşledi: edebiyatı yaymak için geniş kitlelere hitap eden büyük firmaların kullandığı gerilla reklam tekniklerini uygulamak. En eski zaman geçirme yöntemlerinden biri olan okuma eylemi, değerini ortaya koymak için bu zamana

    İNCELE
  • İsmail Tufan ile Kısa Bir Röportaj

    Sayın Tufan, Türkiye’de toplumun yaşlandığını söyleyen ilk bilim insanımız olarak tanınıyorsunuz. Bu nasıl bir tepki yarattı?  Aslında buna ilk defa benim dikkat çekip çekmediğini bilmiyorum. Belki benden önce bu soruna dikkat çeken bilim insanları olmuştur. Benim bu noktadaki farkım, bunu doğrudan yaşlanan insanlarla bağdaştırıyor olmamdan ileri geliyor. Sadece toplumun yaşlanmasını değil, insan açısından yaratacağı problemleri dile getirdim. Sanırım bu açıdan benden önce toplumsal yaşlanmayı ifade eden bilim insanlarımızdan bir parça ayrılmaktayım. Hangi faktörlerden hareket ederek toplumumuzun yaşlanacağına inanıyorsunuz? Dünyada yaşlanan ilk toplum olmadığımız için toplumsal yaşlanma sürecinin nasıl geliştiği zaten bilinmektedir. Bunun üzerine çok sayıda

    İNCELE
  • Resim-Metin Birlikteliğinde Yeni Bir Çağ

    Kitap illüstrasyonları, yazının ortaya çıkışından beri çeşitli biçimlerde var olmuştur. Günümüzdeki modern kitap illüstrasyonlarının kökeni ise 15. yüzyılda Batı edebiyatında kendine yer edinmiş olan ve resmin, metinle aynı bloğa oyulduğu blok kitaplara uzanır. Bu uygulama, bir anlamda eski tezhip sanatının bir sonraki adımıdır. En ünlü örneklerinden biri olan Biblia Pauperum’da görüldüğü üzere bu, daha çok çizgi romanın Ortaçağ versiyonuna benzer. Daha kesin konuşmak gerekirse kurgusal metinlerin ilgili resimlerle birlikte yayımlanması, 18 ve 19. yüzyıl Batı edebiyatıyla ve romanın yükselişiyle ilişkilendirilebilir. Charles Dickens’ın ölümünün iki yüzüncü yılında Melanie McDonagh, ünlü İngiliz

    İNCELE
  • Shakespeare Trajedilerinin Karakter Haritası

    Shakespeare’in tüm trajedileri aynı yapıya mı sahip? Karakterler yalnız mı, bir gruba mı dâhil, yoksa birbirleriyle bağlantılı mı? Anlatılar, ister kurgu olsun ister gerçek, birbiriyle ilişki halinde olan karakterlerden oluşan bir ağ içerir. İyi tanımlanmış bir yapı oluşturan on bir Shakespeare trajedisi bu açıdan kolaylıkla kıyaslanabilir. Burada önerdiğimiz şey ise bir noktayla temsil edilen karakterlerin, aynı sahnedeki diğer karakterlere bir çizgiyle bağlanacağı görsel bir ilişki ağı. Sonuçlar ise oldukça açık. En uzun trajedi olan Hamlet, yapısal olarak en karışık trajedi değil ve Kral Lear, Titus Andronicus ya da Othello kadar

    İNCELE
  • Milada Dönüş’e Sedat Simavi Ödülü

    Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) kurucu başkanı adına düzenlenen Sedat Simavi Ödülleri’ne bu yıl değer görülen gazeteci, sanatçı, edebiyat, spor ve bilim insanları belli oldu. Yazarımız Murat Somer de “Milada Dönüş: Ulus Devletten Devlet-Ulusa Türk ve Kürt Meselesinin Üç İkilemi” isimli kitabıyla sosyal bilimler dalında 2015 Sedat Simavi Ödülü’ne layık görüldü. (Arka Kapak Yazısından) Kürt (ve Türk) meselesinde bir milada dönüş yaşanıyor. Kürt sorununun kökleri, 1918-1926 yılları arasındaki gelişmelerde ve alınan politik kararlarda yatıyor. O yıllardaki şartlar ve yanıtlanması gereken temel sorular, bugünkülere çok benziyor.” Bu kez daha iyi yanıtlar verilebilecek mi? Murat

    İNCELE
  • “Muhalefet Alternatif Başkanlık Modelini Önermeli”

    Türkiye’de son yıllarda yaşanan birçok gelişmenin altında aslında temel fay hattı olarak ülkeyi kimin nasıl yöneteceği gerilimi yatıyor. Özellikle de cumhurbaşkanı, başbakan, meclis ve yargı arasında yetkilerin nasıl yeniden dağıtılacağı. Yani başkanlık meselesi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ekibi uzun zamandır bunun için amansız bir siyaset yapıyor. Sınırlarımızda ve dış ilişkilerde son derece hassas gelişmelerin olması, yetki belirsizliğinin sakıncalarını hızla büyütüyor. Peki muhalefet olayların gelişimini olumlu yönde etkileyebilecek bir strateji belirleyebilecek mi? Ülkenin ve rejimin geleceğini ve güvenliğimizi şekillendirecek bir değişken de bu. Dokuz ay önce kaleme aldığım bir yazımdaki (Muhalefet

    İNCELE
  • “Kralın Yeni Aklı”na Giriş

    Son yirmi-otuz yılda elektronik bilgisayar teknolojisi dev adımlarla gelişti. Önümüzdeki yirmi-otuz yıl içerisinde de hız, kapasite ve mantık tasarımında büyük ilerlemeler kaydedileceği konusunda pek az kuşku var. Geçen yılın hesap makineleri bu yıl gözümüze nasıl ilkel ve hantal görünüyorsa, bugünün bilgisayarları da ileride gözümüze aynı şekilde görünebilir. Gelişim hızında neredeyse ürkütücü bir şeyler var. Eskiden yalnız insanın düşünce sisteminin alanında gerçekleştirilebilen sayısız işlemler bugün bir insanın asla erişemeyeceği hız ve doğruluk oranında, bilgisayarlar tarafından gerçekleştirilebiliyor. Fiziksel yönden performansımızı kolayca aşan makinelere uzun zamandır alışkınız. Bundan herhangi bir rahatsızlık duymuyoruz. Aksine,

    İNCELE
  • Darnton’ın Tarihi

    Yirmi beş yıl önce Robert Darnton “Büyük Kedi Katliamı” isimli kitabıyla tarih anlayışına oldukça özgün bir bakış açısı getirdi ve kitap hâlâ da büyük bir ilgi görmeye devam ediyor. Darnton, erken modern Fransa’sındaki sıradan insanların zihniyetlerinin ve dünya görüşlerinin incelikli yorumlamalarına ulaşabilmek amacıyla tarihsel çalışmalara etnografik bir perspektif getirmeyi öneriyor. “Büyük Kedi Katliamı”nda Darnton halk kültürü, kayda geçmiş kolektif davranışlar, polisler ya da burjuvazi gözlemciler tarafından derlenen muğlak belgeler aracılığıyla Fransa’nın kırsal ve kentsel kültürünün belirleyici öğelerini ortaya çıkarmaya çalışır. Zihniyet konusunda gerçekçi bir tutum izler ve bu zihniyetlerin zamana, mekâna ve

    İNCELE
  • “Müze Dersleri” İncelemesi

    Müze Dersleri: Yorum ve Deneyim, adından da anlaşılabileceği üzere müzelerdeki sanat eserlerini anlamak ve öğretmek üzerine bir kitap. Fakat işin yorum ve deneyim kısmıyla bağlantılı olarak kitap, aynı zamanda müze eğitimlerinin belli bir felsefeye dayanması gerektiğini savunuyor. Gadamer’den Dewey’e çeşitli felsefecilerin estetik ve eğitim teorisyenlerinden alıntılarla Burnham ve Kai-Kee, deneyimi ve yorumu birleştirmeye dayalı bir müzecilik eğitimi modeli ortaya koyuyor.  Burnham ve Kai-Kee, “iyi galeri öğretmenliğinin sanat eserlerine anlam yükleme değil, anlam keşfetme yönünde çalıştığını ve ziyaretçilerin kendi anlamlarını inşa etmesine izin vermek için eğitmenlerin otoriter bir ses edinmekten kaçınmaları

    İNCELE
SEPET
0